Otizm
Otizm Nedir?
Otizm spektrum bozukluğu beyin gelişimiyle ilgili bir grup bozukluğu tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Önceleri ayrı ayrı alt gruplara ayrılırken, Mayıs 2013 yılında yayınlanan son DSM-5 ile tüm otizm bozuklukları ‘‘otizm spektrum bozukluğu’’ olarak tek bir tanımda birleştirilmiştir. Bu bozukluklar; sosyal etkileşim ile sözel ve sözel olmayan iletişimde zorluklar ve tekrarlı davranışlar ile karakterizedir. Bu zorluklar ve tekrarlı davranışlar her çocukta değişen derecelerde ortaya çıkabilmektedir.
Amerikan çocuklarında yapılan bir araştırmada 68’de 1 çocuk otizm spektrumunda tanımlanmıştır. Sıklığında cinsiyetler arası farklılık görülmekte olup erkek çocuklarında kızlara göre 4-5 kat daha sık rastlanmaktadır. Bozukluğun ortaya çıkmasında genetik faktörlere işaret eden çalışmalar olsa da henüz otizme neden olan sebepler tam olarak bulunabilmiş değildir.
Otizm ile birlikte çocuğun dilsel, bilişsel, motor ve sosyal-duygusal gelişim alanlarında değişen derecelerde yetersizlik olmaktadır. Bu nedenle diğer gelişimsel bozukluklar gibi otizme müdahalede multidisipliner bir yaklaşım gereklidir ve tüm gelişim alanlarına yönelik erken müdahale oldukça önemlidir.
Otizm ve İletişim
Otizm spektrum bozukluğunda birincil olarak dil becerilerinden ziyade iletişim becerilerinde yetersizlik vardır ve sosyal iletişim ile oyun becerileri yeterince gelişmez. 1 yaş civarı değerlendirilen ve sonradan otizm tanısı koyulan çocuklar ile yapılan bir çalışmada, normal gelişim gösteren çocuklara göre iki temel farklılık görülmüştür: ortak dikkat yetersizliği ve insan sesine karşı uygun olmayan tepki. Bu bebekler ‘isteme’ ve ‘reddetme’ amaçlı jestleri kullanmakla birlikte ilgilerini yetişkinle ‘paylaşma’ amaçlı daha az jest kullanmışlardır.
Otizmli çocuklar konuşmaya geç başlarlar ve yavaş gelişim gösterirler. %25 çocuk 12-18 ay civarı birkaç sözcük edinir ve sonra bu sözcükler kaybolur. Konuşmaya başladıklarında, özellikle dilin pragmatik ( kullanım ) boyutunda sorun yaşarlar. Karşıdaki kişinin söylediklerine uygun cevap verme, değişen konuya adapte olma, uygun yorumlar yapma, sohbeti sıra alarak sürdürme, eşanlamlı ve mecaz sözcükleri anlama becerilerinde yetersizlik görülür.
Diğer bir karakteristik dil özelliği ise ekolalidir. Ekolali her ne kadar işlevsiz bir dil özelliği gibi algılansa da aslında otizmli çocuklar bunu iletişim amaçlı kullanmaktadır. Ayrıca çocuğun dil becerileri geliştikçe ekolali de azalmaktadır. Terapide amaçlanan ekolaliyi tamamen söndürmek değil, ondan yararlanarak çocuğun daha uygun tepkiler vermesini sağlamaktır.
Otizm spektrum bozukluğu olan çocuklar kişi zamirlerini uygun kullanmada oldukça sorun yaşarlar. ‘Ben’ ve ‘sen’ zamirlerini sohbet içerisinde uygun şekilde değiştiremez. Ayrıca kendisinden 3. tekil şahıs gibi bahseder ve ‘Ben yaptım’ demek yerine kendi ismini kullanarak ‘Ali yaptı’ der ya da ‘Benim tişörtüm’ demez ‘Ali’nin tişörtü’ der.
Otizmde Dil Konuşma Terapisi
Tüm gelişimsel bozukluklarda olduğu gibi otizm spektrum bozukluğunda dil konuşma terapisine erken dönemde başlamak oldukça önemlidir. Terapide amaçlanan çocuğun iletişim becerilerini bütünüyle geliştirmektir. Çocuğun konuşma becerileri ile birlikte ortak dikkat ve sembolik oyun becerilerinin de geliştirilmesi gereklidir.
Bu bozukluk grubunda yer alan her çocuğun değişen derecelerde kendi içinde güçlü ve zayıf yanları vardır. Bu bağlamda çocuğun mevcut dil konuşma becerileri ve ihtiyaçlarının değerlendirilmesi ve terapi planın her çocuğa özgü oluşturulması çok önemlidir.
Otizm ve Floortime
FLOORTIME; her bir çocuğun kendine özgü güçlü ve zayıf yanlarını anlamak ve değerlendirmek için kullanılan gelişimsel bir modeldir. Özellikle otizm spektrum bozukluğu ve diğer gelişimsel bozuklukları değerlendirme ve uygun eğitim programı geliştirmede çok boyutlu bir yaklaşımı temel alır.
‘‘Yerde oyun’’ (FLOORTIME) yaklaşımı ilk olarak çocuk psikiyatristi Dr. Stanley Greenspan tarafından, çocuk ve yetişkin arasındaki duygulara dayalı karşılıklı ilişkiyi temel alarak oluşturulmuştur. Süreç içerisinde klinik psikolog Serena Wieder ile birlikte yöntem geliştirilmiş ve ‘‘DIR FLOORTIME’’ adını almıştır. DIR terimi, İngilizce developmental (gelişimsel), individual (bireysel) ve relationship-based (ilişki temelli) sözcüklerinin ilk harflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur.
Bu yaklaşım ile hedeflenen temel iki amaç vardır: 1) Çocuğun ilgisini takip etmek ve 2) Çocuk ile ortak paylaşım yaratmak. Çocuğun ilgileri onun dünyasına açılan bir pencere olduğu için onun ilgisini takip etmek çok önemlidir ve böylece çocuk ile ortak ilgi geliştirilir. Bu oyun temelinde kurulan duygusal bağ ile çocuk ile kişiyle iletişim kurmaktan zevk alır ve bu sayede yetişkin çocuğun gelişimini desteklemeye başlayabilir. Modelin amacı; çocuğun belirli beceriler için uzmanlaşmasından ziyade bireysel farklılıklara odaklanarak sosyal, duygusal, dilsel ve bilişsel kapasite için sağlıklı bir zemin oluşturmaktır.
DIR Floortime, duygusal ve bilişsel gelişim için gerekli olan ve özellikle otizm spektrum bozukluklarında gelişmeyen ya da az gelişen altı gelişimsel basamağa çocukların ulaşmasını hedefler. Bu basamaklar:
- 1) Sakinliği koruyabilme ve ortak dikkat geliştirebilme
- 2) Yakınlık ve ilişki kurma
- 3) Rutin oyunlar ile iki yönlü iletişim kurma
- 4) Sözel olmayan iletişim kullanarak sosyal problem çözme
- 5) Sözcük, resim ya da sembol kullanarak düşünceleri yansıtma
- 6) Düşünceleri bir araya getirme
Birçok çocuk 5 yaşına geldiğinde tüm bu becerilerde uzmanlaşır. Fakat otizm spektrum bozukluğu ve diğer gelişimsel bozukluklara sahip çocuklarda bu beceriler yeterince gelişmemiştir. Bu yaklaşım çerçevesinde, çocuk yetişkin ile kurulacağı anlamlı oyunlar temelinde belirtilen gelişimsel basamakları tırmanmaya başlayacaktır.